Mimari Yapı

Dik yamaçlara ve yağışlı bir iklime sahip bölgede ,  kendine özgü bir konut mimarisi uygulanmaya başlanmış ve sonraki kuşaklar da bu geleneği sürdürmüşler…
Alt katları taş dolgulu, üst katları ahşap ve kagirden yapılan evler sağlamlıklarıyla da ünlü…
Bu evlerin çoğunluğu iki ya da üç katlı konak biçimindedir…
Köyde hemen her evin bir avlusu ve  bahçesi var. Avlu , zaman geçirilen doğayla ilişkiye geçit sağlayan önemli bir mekan.
Bahçeleri çevreleyen  ağaçtan yapılmış çitler ise köye güzel bir görünüm kazandırmakta…
Sıvanın kullanılmadığı dış cephede , beyaz ve krem rengin hakim olduğunu görüyoruz…
Kimi evlerin dış cephelerinde Bağdadi tekniği kullanılarak ahşap  dikme aralarının sık aralıklı çıtalarla kaplanarak üstlerinin sıvandığını , ahşap malzemeye geniş yer verildiğini görüyoruz…
Kimi konutlarda ise taş, tuğla ve kerpiç’in birlikte kullanıldığı kagir yapılar ile yığma taş malzemenin kullanıldığı ev tiplerine de rastlanmaktadır…
Kerpiç malzeme arasındaki koyu kahve renkli ahşap çatkılar, evlerin yapımında estetik görünüme ne kadar önem verildiğini de açıkça ortaya koymakta…
Köşelerde genellikle düzgün kesme taş kullanılmakta ,katlar birbirinden taş veya ahşap hatıllarla ayrılmaktadır…
Eski Türk evlerinin çoğunda olduğu gibi, Kardeşler Köyü konutlarına giriş, genellikle birkaç basamaklı merdivenle ulaşılan çift kanatlı ahşap kapı ile gerçekleşir…
Sivil mimaride plan türlerini belirleyen ana mekân salon denilen sofalardır…
Burası evin merkezidir. Ordu evlerindeki sofalar diğer illerde görüldüğü gibi ortada değil köşelerde yer alır…
Sofalar, içerisinde ocağın bulunduğu, evde yaşayanların bir araya geldiği, yemek pişirdiği, yediği, gerektiğinde düğünlerin yapıldığı yerlerdir…
Odaların tümü bu sofaya açılmaktadır. Sokak olarak isimlendirilen dar bir koridorun arkasında tuvalet , banyo ve kilerler bulunmaktadır…
Evlerin birinci katlarında çıkma tabir edilen çıkıntıların yaygın olduğu görülüyor. Çıkmalar, evlerin dış görünümlerine güzellik  katmalarının yanında ışıktan daha çok yararlanmalarını da sağlıyor…
Yaklaşık 550 yıldan beri usta çırak geleneği ile sürdürülen bu mimari anlayışın ilginç bir özelliği daha var. Konutların pencereleri… Biri sabit, diğeri ise düşey yuvalar içinde hareketli,  iki kanattan oluşan giyotin türü pencereler …
Sabah, gün ışıkları dokuma perdelerin dantelleri arasından süzülüp bizi yeni güne uyandırıyor…
Evlerin bütün cephelerinde pencere olabileceği gibi, hiç pencere açılmayarak sağır bırakılan cephenin bulunduğu örnekler de vardır…
Evlerin içerisinde dolap, sergen  ve yüklükler bulunmaktadır…
Ağaç bezemeye özellikle tavanlarda, dolap kapaklarında, tırabzanlarda yer verilmiştir…
Tavan genellikle içten ahşap düz dam olup,dıştan kırma, beşik ya da çadır çatılıdır…
Evlerin çatıları kiremitle örtülüdür. Isınma için sobalı evlerde genellikle fındık kabuğu ve fındık odunu yakılır…
Evin annesi, veya büyükleri, geceleri çocuklara bakmak için uyandığında, yollarını bulmalarını sağlayan, evleri aydınlatan, uyuyanların başuçlarında en azından ‘idareten’ bir aydınlık veren kandil ve gaz lambaları eski zamanların vazgeçilmezleriydi Kardeşler Köyünde…
Hemen her evin yanında serendiler görürüz. Bunlar mısırı kurutmak  ya da yiyeceği muhafaza etmek için kullanılan ahşap yapılardır…
Konutun yanı sıra,  köydeki  en önemli yapı biçimleri hayvanların da barındırıldığı ahır, merek olarak tanımlanan samanlık ve çöten denilen ambarlardan meydana geliyor…