Meliha Özvatan Çeşmesi

Ordu ili Ulubey ilçesi yakınlarında, Karadeniz’in yeşillikleri arasında , evleri, kaya mezarları, kanyonu ve daha pek çok kültür değerleriyle bir tarih hazinesi burası …

Yaklaşık yediyüzelli yıllık tarihi, sinesinde bir hazine gibi saklayan Kardeşler Mahallesi uygarlığa tanıklık etmiş bu coğrafyada.

Son olarak bir çeşme yapıldı Kardeşler Mahallesinde … Bir meydan çeşmesi… Yöre insanının geçmişe, atalarına duydukları saygının bir göstergesi olarak…  Çeşme Mahallenin ilköğretim okulunun yola  bakan tarafına inşa edildi.

Osmanlı çeşme kültürünün nadide örneklerinden yola çıkılarak oluşturulan bu çeşme , Ordu ilinde bir ilki temsil etmektedir.  Bir anıt çeşme olarak tasarlanmıştır. Yapıt, Özvatan Ailesi tarafından aile büyüklerinden Meliha Özvatan’ın anısını yad ediyor.

Planı dikdörtgen…Cephelerde, panolar halinde yan yana sıralanan süslemeler ilgi çekiyor. Çeşmenin iki cephesinde birer çeşme ve diğer iki cephesinde ise yarım yuvarlak olarak dışa taşan birer köşe sebili yer alır.

Yapıda iki adet özdeyiş dikkati çeker.

Birbirlerine karşı konumlanan bu yazıtların ilkinde şöyle diyor Mevlana:

Allah ile olduktan sonra

Ölüm de, yaşam da hoştur..

Karşı cephede sözler Yunus Emre ile devam ediyor.

Ben gelmedim dava için,

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim..

Bu güzel ve anlamlı sözler görkemli taş işçiliği ile taçlanmış. Üzerindeki lale motifleri Allah’ı, gül motifleri ise Hazreti Peygamberimizi remz ediyor.  Lale sabır ve sebatın, ölümden sonra dirilmenin sembolü. Birliği temsil ediyor. Gül ise çokluğu ve ilahi bilgiyi…

Sehpa üzerindeki vazolarda ve saksıda çiçekler.. Laleler, güller, selviler , mukarnaslı profillerle  çarkıfelekler oldukça dekoratif bezenmiş…

Kemerlerdeki kontrastlığı Elazığ vişnesi sağlamış. Kemerlerin içi, üstü, tavana yakın yerler, hepsi İznik çinisi ve bordür  ile kaplı. İznik çinisinin karakteristik rengi olan turkuaz,  düz bordür olarak yapıma ayrı bir renk ve zarafet katmış… Dört tarafında dekoratif kurna  ve köşelerde kum saatleri çeşmeyi her yönüyle tamamlamış.

Ahşap çatı kurşun kaplı.. Tavan, eski dönemin hünerli ellerini hatırlatıyor.. Çıtakari tekniği ile süslenmiş. Dışa doğru taşırmışlar tavanı.. Ana yapıyı güneşten ve çevreden gelecek zararlardan korusun diye.. Altın yaldızı da unutmamışlar.. Dört köşe başında yuvarlak formlu oymalar..Başta geyik ve kuşlar olmak üzere yok yok burada. Hepsi Ormanlık alanda dolaşıp özgürlüğün tadını çıkarıyor sanki.. Tavanın kenarındaki dikdörtgen formlu ahşap çalışma da sessizce izliyor olanları..   Günümüz Karadeniz ustalarının el emeği ve göz nuru akıyor her yerden…

Yapımda Roma ve  Osmanlı’nın mermer ocakları olarak kullandığı Marmara Adası beyazı tercih edilmiş.  Osmanlı saraylarını süslemiş tarih boyu. Dayanıklılığı ve görsel özellikleriyle ünlü…

Projede köy halkı ile dışarıdan gelen yabancı konukların dinlenme alanı da düşünülmüş. Bu yüzden çeşmenin etrafına  oturma bankları konmuş.

Milattan Sonra 1290 yılında kurulduğu tahmin edilen Kardeşler Köyü, Sevdeş Bey tarafından merkez köy olarak tesis edilmiş. Uzun yıllar Sevdeş olarak anılmış.  O dönemde buraya bağlı otuz köy ve bir de mezra varmış…

Sevdeş Beyin burayı neden yurt olarak seçtiğini bilmiyorsak da,  coşkusunu, iç içe yaşadığı dağlardan, ormanlardan, çiçeklerden ve renklerden aldığı anlaşılıyor…

Dağ, akarsu, vadi, yamaç, orman bir arada bu coğrafyada…

Dağlar baştan çıkarıcı gibi görünüyor…

Kardeşler sanki bizi içinde saklıyor…

Doğa her mevsimde farklı düşler görüyor bu coğrafyada. Şimdi ise kar yağıyor. Kışın hükümdarlığı başladı. Sincaplar ise çoktan ağaç kovuklarında uykuya daldılar.

Tarih bir başka solumaktadır Kardeşlerde artık…

Burası dağ havasını içine çekebilirsen yorgun ruhunu dinlendirebileceğin bir yer…

Doğanın  ışık ve renk şöleni almış başını gidiyor burada.

Yapılan bu çeşme ile Sevdeş Bey’in yöresine kattığı kültürel birikimler daha da abideleşiyor. Geçmiş ve gelecek arasındaki köprü ise gittikçe güçleniyor.

Sanatın, estetiğin, kültürün kaynaştığı yer olarak anılıyor.

Bütün bu güzelliklere bir güzellik daha kattıkları için Özvatan Ailesini kutluyoruz.  Kendi yörelerindeki ışığı zenginleştirdikleri, örnek oldukları  ve ata diyarlarına sahip çıktıkları için…

Ne güzel söylemiş Can Yücel:

Zormuş Anam..

Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık..

Olduk, gördük, bildik bak…

 

Metin: Ayhan Özvatan